Gazeteciler COP26 sonrasında manşet bulmakta hiç zorlanmadılar.
Biz bu filmi görmüştük. Dağ fare doğurdu. Liderler kahve içip, eski vaatlerini yinelediler. Kameralar önünde iklim, arka odalarda pazarlık vardı.
Sanayi öncesi döneme göre 1,5 derecelik artışta duracak mıyız? Anlaşılan liderlerin ve onların atadığı memurların gerçek derdi bu değil. Batı ülkeleri kesenin ağzını açmak istemiyor. Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya “kalkınmak” için biraz daha süre istiyor. Petrol denizinin üzerinde yüzen Arap Devletleri sorumluluk almak istemiyor, fosil yakıtları yerin altında bırakmaya ise hiç niyetleri yok. Bir avuç ve etkisi çok az olan, sular altında kalacak ülkelerin temsilcileri ise oradan oraya koşuyor.
Biz bu filmi geçen COP’da da görmüştük. Açıkçası pek beklentimiz de yoktu. Yeşile boyama her geçen yıl biraz daha moda oluyor. Her moda gibi bu da geçici. Çünkü mevcut uluslararası alışveriş, büyüme, kalkınma, finans piyasalarının tepkisi…yani bildik demogojileri benimsemiş ülke ve onların seçilmiş liderlerinden kimse gerçek çözümü beklemesin.
İklim krizini ancak dünyanın halkları durdurabilir. Onlar ayağa kalkıncaya kadar yapılacak bütün COP’lar zaman kaybından başka bir işe yaramayacak.
O zaman niye oturuyoruz? Haydi, hep beraber ayağa kalkalım…
*Fotoğraf:
0 Yorum